icmaili
İman edilecek şeylere kısaca ve toptan iman etmek demektir. Şahâdet kelimesini veya tevhit kelimesini dili ile söyleyip kalbi ile tasdik eden kimse icmali iman etmiş olur.
Tevhît kelimesi; Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir anlamındaki "lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-Rasûlüllah" cümlesidir. Şahâdet kelimesi ise; Ben Allah'tan başka hiçbir tanrı olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tasdik ederim anlamındaki "eşhedü en lâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlühû" cümlesidir. İslâm'ın ilk temel direği ve imanın ilk derecesi bu imandır. Yüce Allah'ın varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed'in O'nun elçisi olduğunu kabul eden kimse diğer iman esaslarını, Allah ve peygamberin bildirdiklerini de kabul eder. Çünkü diğer iman esaslarını bize bildiren Allah ve peygamberdir. Dolayısıyla Hz. Muhammed'in Peygamberliğini tasdik eden kimse onun getirdiği hükümleri de kabul eder. (bk. iman) (İ.K.)
İcmâlî İman
İman esaslarına (inanılması gereken şeylere) topluca inanmak. Kelime-i Tevhîd denilen, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah” (Allah'tan başka ilâh yoktur, Hz. Muhammed (s.a.v.) O'nun Rasûlüdür) diyen kişi, “icmalî iman” ile inanmış demektir.
Yahut da Kelime-i şehâdet denilen “Eşhedü en-lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammed abdühû ve Rasûluh” (Ben, Allah'tan başka bir ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şahitlik ederim) diyen ve buna gönülden, bütün samimiyeti ile inanan kişi “icmalî iman” ile mü'min olmuş olur.
Kelime-i Tevhîd veya Kelime-i Şahâdeti (yahut da her ikisini birden) dili ile söyleyen ve kalbi ile de tasdik eden kişi, imanın şartları (Âmentü esasları) olarak bildiğimiz altı esasa da inanmış demektir. İşte bu imana “icmalî iman” denilir.
Bir kimsenin Müslüman olabilmesi için, ilk önce Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şahâdeti inanarak söylemesi gerekir. Çünkü bunlar, İslâm dininin temel direği sayılır. Gerçekten Allah Teala'nın birliğine ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna inanan bir kişi, hiç tereddütsüz diğer iman esaslarını da kabullenir. Zaten diğer iman esaslarını da, Yüce Rabbimiz Peygamber Efendimiz vasıtası ile bize bildirmiştir.
Buna göre, Allah'a ve Peygamberine inanıp da, peygamberinin getirdiği diğer esaslara inanmamak söz konusu olamaz. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şahâdet, İslâm'ın anahtarı durumundadır. Bunları benimseyen yani icmalî îmanda bulunan kişi, eline anahtarı alıp İslâm'ın kapısını açmıştır. Nasıl ki binanın kapısından içeri giren kişinin daha sonra yapacağı iş, binayı tanımak olursa, İslâm'a icmalî imanla girmiş bir kişinin ondan sonra yapacağı iş de, gerek îmanın diğer esaslarını ve gerekse İslâm'ın şartlarını öğrenmek ve öğrendiği ile amel etmek olacaktır.